30 Eylül 2013 Pazartesi

Demokratikleştiremediklerimizden misiniz?


Merhaba dostlar. Bu gün ülkenin gündemine bomba gibi oturan açıklamalar silsilesi meydana geldi. Nedir bunu bu kadar önemli yapan. Tabii ki ülkemizin geleceği açısından çok önemli olan demokratikleşme paketi. Paketin adına baktığınızda sanki monarşiyle yönetilen bir ülke var ve bu ülke demokrasi adına büyük bir adım atıyor. Demokrasiden bahsederken, kısıtlamalarla yapılan bir basın açıklaması ne derecede demokratik pek anlamış değilim. Neyse bu konulara girmeyeyim pek. Gelelim asıl konumuza.

Demokratikleşme dediğimiz nedir? Demokrasiden anladığımız nedir? Oldukça kapsamlı bir açıklaması var bunun tabii ki ama bizi asıl ilgilendirilen konu LGBT.(Bunu yazarken Beşiktaş gol yedi iyi mi?) Her şeyi geçelim tamam demokratikleşme paketi içinde olanların bir çoğu kamusal anlamda değişiklikler. Peki LGBT neyi temsil ediyor. Kamu alanlarını mı? Yasağı mı? Özgürlüğü mü? Yaşam tarzını mı? Cinselliği mi? Yönelimi mi? İki erkeğin veya iki kadının el ele tutuşmasını mı? Trans bireylerin yok sayılması mı? Hadi bunları da boş verin. LGBT eşittir insan.( Beşiktaş bir gol daha yedi lanet olası ya). İnsanlar, bireyler, erkekler, kadınlar, gençler, yaşlılar. LGBT sadece lezbiyen, gey, biseksüel ve trans anlamlarından ibaret değil. Bunların hepsi ayrı ayrı birey. Neden bireylerin sesine kulak verilmiyor? Demokratikleşme dediğiniz sadece çıkarlarınız mı. İnsanların nefret cinayetlerine kurban gitmesi en büyük hakkı olan yaşama hakkı demokratikleşme paketinizde neden yer almaz.

Bana göre bir ülkenin kültürel gelişmişliği o ülkenin LGBT bireylerine verdiği haklara göredir. Çünkü bu nefreti, tabuları aşmış toplumlar düşünen, yorumlayabilen toplumlardır. Ama gel gelelim demokrasiyle yönetilen ülkede demokrasinin üzerine demokrasi getireceksiniz ama bunun içinde LGBT bireyleri olmayacak. Neden insanların sadece cinsel yönelimi bu kadar korkutuyor sizi. Sizin korkularınız insanların yaşama hakkını elinden alıyor ve bunun farkında değilsiniz. Sizin asıl korkunuz din. Kendinizi kandırmayın.

Bunların yanında sözcü gazetesi demokratikleşme paketi içindeki bir maddeyi LGBT bireylerine tanınmış bir hak olarak sergilemiş ve bu hak "yaşama tarzına saygı" kapsamında yer alıyor. Bkz:




28 Eylül 2013 Cumartesi

Merhaba Gökkuşağı


Merhaba kalpleri rengarenk olan, yaşamı her bir renk kadar birbirinden farklı ve canlı olan LGBT dostlarım. Kendimi tanıtmada pek iyi değilimdir, ne derecede tanıtırım bilemiyorum ama yazı yazarken de bir şeyler geçmiyor değil aklımdan.

Ben nam-ı diğer MertMan. 21 yaşında üniversite okuyan bir öğrenciyim. Kendimi daha çok İzmir'e üniversiteye okumak için geldiğimde kabullenmeye başlamış birisiyim. Belki aileden uzaklaşmak, kimselerin tanımadığı ortamdan kaynaklanıyor bu ama yinede bu durum benim birine açılmama gey olduğumu söylemem sebep olamadı. Belkide hiç bir önemi yok bunların ama bilemiyorum işte bahanesi çok.

Lise yıllarım tamamıyla karanlık bir dönem olarak geçti diyebilirim. Şimdi düşünüyorum da "Aman Allahım lise yıllarımda nasıl olur da bir eşcinsel arkadaş edinememişim." diye söylendim içimden. Benim en üzüldüğüm noktalardan birisi saf duyguların kendini bırakıp olgunlaşmaya ilk adımların atıldığı çağlarda hiç eşcinsel arkadaşım yoktu. Zaten birbirimizin desteğine ihtiyacımız olan bir yaşamımız var. İşte böyle bir yaşamda kendimizi kabullenme yaşlarında benim danışacağım dertleşeceğim bir eşcinsel arkadaşım yoktu. Neyse ileride detaylı olarak anlatırım bunları.

İzmir'e gelişimle doğal olarak hayatım değişti diyebilirim. Çünkü İzmir karakterime uyan en güzel şehirdi. (Tabii bu imkanlar çerçevesinde, yoksa İsviçre'de bir şehirde yaşamak hayalim var.) Kendimi o kadar çok rahat hissediyorum ki burada anlatamam. Alsancak'ta, Konak'ta kordonda dolaşırken güneşin kırmızıya bürünüp körfeze yansıması, kıyıya dizilmiş kafeler, bira içen gençler, yemyeşil çimler, çocukların uçurtmaları, o kadar ahenkle uyuyor ki birbirine bunlar insan sıkıntılarını unutuyor bir anlık. Bunların yanında eşcinsel arkadaşımın olmaması büyük bir dert tabii ki. İlk sene eşcinsel arkadaş edinmedim, sadece net üzerinden sohbet ettiğim arkadaşlarım vardı birkaç tane o kadar.(Tabii sevdiğim bir çocuk vardı onuda anlatırım sonraki yazılarımda.) 

Eşcisel bir sosyal ağının açılması hayatımı bir nebze olsun değiştirdi diyebilirim. Aslında yalan söyledim. Bu benim için bir devrimdi neredeyse. Çünkü çok güzel arkadaşlıklar edinmiş ve ilk gey dostlarımla buluşmuştum. Kendimi o kadar rahat hissettim ki anlatamam. Daha önce edindiğim dostluklardan çok farklı bir dostluktu bunlar. Tanıdığım insanlar o kadar değiştirdi ki eşcinsellik hakkındaki düşüncelerimi," ne kadar da bilgisizmişim, ne kadar da korkuyormuşum bu kadar " diye düşünmeme sebep olmuşlardı.

Konuşulacak, yazılacak o kadar çok şey var ki bunların hepsini ilk yazımda yazamam. Çünkü bu ilk yazı daha ne olabilir ki yani. Umarım daha çok yazı yazıp kendi düşüncelerimi daha çok tanıtma fırsatı bulurum sizlere. Umarım beni de alırsınız aranıza :))

Not: Blog yazmamı söyleyen Kaan Arer'e çok teşekkür ediyorum. Israr etmesine rağmen yazmaya bir türlü başlayamamıştım. Geç olsa da artık yazıyorum.